2018 yazında Merkez Bankası’nın faiz indirimleri ile dolar/TL gün içinde 4 liradan 7 liraya, 2021’de ise aylar içinde 8 liradan 18 liraya yükseldi. 2023 yılında dolar ve ekonomi yoğun olarak maruz kaldığımız ve seçim sürecinde en çok konuşulan konuların başında gelirken Merkez Bankası rezervleri yeniden gündemde. Ekonomistlerin yoğun bir şekilde uyarıda bulunduğu ekonomik duruma rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir sorun olmadığını yineledi. Ama yedeklerle ilgili öyle bir söz kullandı ki herkesin dikkatini çekti.
Dolar kuru, Türkiye’de vatandaşların en çok takip ettiği göstergelerden biri. İthalata dayalı büyük cari açık veren ekonomimizde TL fiyatı keskin seyrederken, alım gücü açısından da değerli bir gösterge olduğu doğru.
Yıllar içinde dünyadaki bol paradan yararlanarak ‘göreceli’ bir bolluk içinde yaşayan vatandaşın satın alma gücü veya gelir dağıtım adaleti açısından aldığı payın reel göstergelere bakıldığında ekonomide, genişlemeci politikalarda ve büyüme odaklı piyasalarda pek hissedilmediği bir gerçektir. Tüm bunlar dolar/TL’nin seyri ile anlaşılır veya görünür hale gelirken, ekonomi yönetimi kontrol altında tutmak için özel çaba harcıyor. Bu açıdan bakıldığında, yaklaşan tehlikenin boyutunu açıklamaya çalışan uzmanlar dikkate alınmazken, hükümetin suçlamaları anlaşılır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı bir yayında “ekonomide sorun yok” diyerek, sorun var diyen uzmanların “kriz çağırıcıları” olduğunu belirtti. Ancak bir sonraki cümle dikkat çekti.
Ekonomimiz, bankacılık sistemimiz, finansal sistemimiz çok sağlam, yine körfezden sistemimize para yatıran ülkeler oldu. Bu ortada tabii ki yaptığı da ister istemez merkez bankamızı ve piyasamızı kısa süreliğine de olsa rahatlattı.
Ekonomi dinamikleri içinde değil, “dost ülkeler”in takviyeleriyle görülen girişler, ekonomistler tarafından sorgulandı.
Erdoğan’ın “yeni” olarak vurguladığı para girişinin piyasalarda duyulmaması, hem şeffaflık hem de rezervlerdeki durum açısından daha sıkıntılı görüldü.
Seçim sonrası olası değişiklikler burada soru işareti olarak kalırken,
Makroekonomide uzun vadeden ziyade seçim odaklı yönelim farklı bir soru işaretiydi.
Merkez Bankası rezervlerinin AK Parti’nin iktidara geldiği günlere dönmesiyle
Dost ülkelerin “girişlerine rağmen” görülen tablo dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı’nın “kısa süre” vaadiyle “seçimlere odaklanıldığı” anlaşıldı. Açıklamayı buradan izleyebilirsiniz. “Dost ülkelerin girişi” konusundaki yorumlarınızı da memnuniyetle karşılıyoruz.
